Çok fazla oynama fırsatı bulamadım. Eğer 2 saati geçmeseydi iade edecektim. Çok uzun süre oynanabilecek bir oyun değil. Ölünce başa sarması çok tuhaf. Ben fazla oynamam ama güzel oyun. Tavsiye etmiyorum.
Çok fazla oynama fırsatı bulamadım. Eğer 2 saati geçmeseydi iade edecektim. Çok uzun süre oynanabilecek bir oyun değil. Ölünce başa sarması çok tuhaf. Ben fazla oynamam ama güzel oyun. Tavsiye etmiyorum.
bir çocuk var onunda akp i bir annesi var ondan kaçarken akpli dayılarla boğuşuyoruz gerçek sona ulaşmak içinde oyunu 5 kere bitirmek gerek 5 kere seçimi kaybetiğimiz gibi
Ben fasülyesine oynamam ha
tamam dayı sıkıntı yok ya
yenilince mızıtmak filan yok
yook asla
şimdi gider dersiniz dayı geldi bizi sikti gitti filan dersiniz demek yok
yok estağfurullah ya
bakın dayı geldi bize yağlı yağlı soktu çıkarttı ohhh yağlı yağlı soktu çıkarttı demek yok haa
ya dayı ayıp oluyor ya
ayıp yatakta olur ben kafamı nereye koyuyorsam ayıp orasıdır.Yani kafa deyince hangi kafadan bahsettigimi anladınız di mi?
hasta mısın dayı sen?
sizin gibi yavşaklara hasta olmamak mümkün mü yavrum?
öncelikle bu oyunda mummy issues u tavan yapmış 13 yaşında bir ateist genci oynuyoruz . Annesi ishak (isaac) adlı yavrusunu hak dinlere yöneltmek isterken ishak metal dinleyerek satanik ayinlere katılmaktadır . bir gün şans eseri satanik ayinlerden birinn ortasına düşer ve çeşitli din düşmanı dış mihraklarla savaşarak günün sonunda hak yolunu bulur oynamanızı öneririm
Bir zamanlar adını bilmediğimiz bir tepenin üzerindeki küçük bir evde Isaac ve annesi yaşardı. Isaac, oyuncaklarını çok seven ve onları bağrına basan çiçeği burnunda bir delikanlıydı. Annesi ise dinini yaşamaya özen gösteren ve sık sık dini yayınlar izleyen bir ev hanımıydı. Hayat bu ikili için çok güzeldi ve ikisi de oldukça mutluydu. Ta ki Isaac'in annesi yukarıdan bir ses duyana kadar. Oğlun lanetlenmiş be kadın, onu kurtarman için söylediklerimi yapmalısın diyen ses, Isaac'le kafayı bozmuş, annesiyse Tanrı'yla konuştuğunu sanarak söylenenleri eksiksiz bir biçimde yerine getirmeye karar vermişti. Isaac için kötü günler başlamıştı, öncesinde sevdiği oyuncaklarını ve çok sevdiği kırmızı kalpli donunu kaybetmişti. Ardından bir odaya hapsedilmişti. Bununla yetinmeyen gözü dönmüş anası, söylenenler doğrultusunda Isaac'i kurban etmeğe karar verir. Üzerine hunharca gelen patates çuvalını gören Isaac, odada dört dönmeye başlar ve bir kaçış yolu bulmaya çalışır. Gözüne, üzeri kilimle örtülü bodruma açılan bir kapı ilişir. Seçme şansı olmayan Isaac, aşağıdaki tehlikelerden bihaber bir şekilde kapıdan aşağı atlar. Böylece ikili arasında bir kovalamaca başlar.
The Binding of Isaac: Rebirth, rogue-like dediğimiz türe giren yani her öldüğümüzde karakterimizin sıfırlandığı ve en baştan almamız gereken bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Böyle söylediğime bakmayın, baştan alsanız dahi yüzlerce içeriği ve farklı bölüm sonu canavarları dediğimiz 'boss'larıyla oyun sizi kendisine bağlamayı başarıyor. Evinizden ve sapıtmış ananızdan kurtulmak için bodrumdaki zindandan başka bir zindana kaçacak, oradaki ucubelerle kapışma fırsatı bulacaksınız. Her oynadığınızda farklı itemler keşfedecek, bu itemlerle kombinasyon yaparak düşmanlarınızın karşısına daha sağlam bir şekilde çıkacaksınız. Öldüğünüzde asla pes etmeyecek, yeniden başlamak isteyeceksiniz. Oyuna başladığınızda hiçbir zaman, önceki oyununuzda olan odaları görmeyecek ve aynı kombinasyonu yapacak itemleri bulamayacaksınız. Bu bağlamda oyun, kendisini asla ve asla tekrar etmiyor ve yüzlerce saatinizi harcamanıza vesile oluyor.
Aslında The Binding of Isaac: Rebirth, ilk oyun olan The Binding of Isaac ve Wrath of the Lamb adlı oyunların bir remake'i olarak piyasaya sunuldu. İlk başlarda, ilk oyunu oynayan birisi olarak ne kadar değişebilir ki diye düşündüm. Oyunu alıp deneme fırsatım olduğunda elimden bırakamaz hale geldim ve hala da oynamaya devam ediyorum. Çıkarılan ilk oyun ve ek paketi de dahil olmak üzere Rebirth'ün çok daha geniş bir yelpaze sunduğunu söyleyebilirim. 150'den fazla yeni eşya, yeni düşman çeşitleri, dört yeni oynanabilir karakter, yeni zorluk modu ve başarılması gereken daha fazla başarım mevcut bu oyunda. Bu kadar çok çeşitlilik olunca oyuna bağlanmak ve saatlerinizi harcamak ister istemez kaçınılmaz oluyor.
İlk oyunla karşılaştırılması gereken bir diğer nokta da oyundaki görseller. Oyun ilk oyun gibi değil, pikselleştirilmiş bir halde beğenimize sunulmuş. Görsel açıdan flash tabanlı ilk oyunu, farklı bir motora uyarlayan Rebirth yapımcıları bizlere çok daha karanlık bir atmosfer sunmak istemişler ve bunu başarmışlar da. İlk oyunu oynayan ve beğenen biriyseniz görseller ilk etapta hoşunuza gitmeyebilir ancak daha sonra bırakın gözünüze batmasını hoşunuza bile gidebilir. Fps oldukça stabil, 60'ın altına düşmüyor. Bu bağlamda ilk oyuna nazaran görsel açıdan daha akıcı bir hale geldiğini söyleyebilmek mümkün. Oyundaki müzikler ve ses efektleri de ilk oyuna göre değiştirilmiş ve yenilenmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Müzikler öyle pek aham şaham bir yapıya sahip olmasalar da, hiç de fena değiller.
The Binding of Isaac Rebirth, bir oyunda grafiğe değil de oyun içerisindeki çeşitliliğe önem veren oyuncular için kesinlikle denemeleri gereken bir yapım olmuş. İlk oyunu beğenmiş ve bu oyunu almakta kararsız kalmışsanız bir şans vermenizi düşünüyorum. Kesinlikle pişman olmayacaksınız çünkü bu yapım vereceğiniz parayı kuruşu kuruşuna hak eden yılın bağımsız oyunlarından biri. <9/10>
İNDİRMEYİN(!)
Çocuk bezleri zamlanmış diye Isaac'e bez almıyorlar, çocukcağız ortalığa sıçmış.
Annesi üşenip çöpe atmıyor diye gözyaşlarınızla b*kları temizliyorsunuz.
Göz pınarlarım kurudu amk
Çok fazla oynama fırsatı bulamadım. Eğer 2 saati geçmeseydi iade edecektim. Çok uzun süre oynanabilecek bir oyun değil. Ölünce başa sarması çok tuhaf. Ben fazla oynamam ama güzel oyun. Tavsiye etmiyorum.
Çok fazla oynama fırsatı bulamadım. Eğer 2 saati geçmeseydi iade edecektim. Çok uzun süre oynanabilecek bir oyun değil. Ölünce başa sarması çok tuhaf. Ben fazla oynamam ama güzel oyun. Tavsiye etmiyorum.
bir çocuk var onunda akp i bir annesi var ondan kaçarken akpli dayılarla boğuşuyoruz gerçek sona ulaşmak içinde oyunu 5 kere bitirmek gerek 5 kere seçimi kaybetiğimiz gibi
Ben fasülyesine oynamam ha
tamam dayı sıkıntı yok ya
yenilince mızıtmak filan yok
yook asla
şimdi gider dersiniz dayı geldi bizi sikti gitti filan dersiniz demek yok
yok estağfurullah ya
bakın dayı geldi bize yağlı yağlı soktu çıkarttı ohhh yağlı yağlı soktu çıkarttı demek yok haa
ya dayı ayıp oluyor ya
ayıp yatakta olur ben kafamı nereye koyuyorsam ayıp orasıdır.Yani kafa deyince hangi kafadan bahsettigimi anladınız di mi?
hasta mısın dayı sen?
sizin gibi yavşaklara hasta olmamak mümkün mü yavrum?
öncelikle bu oyunda mummy issues u tavan yapmış 13 yaşında bir ateist genci oynuyoruz . Annesi ishak (isaac) adlı yavrusunu hak dinlere yöneltmek isterken ishak metal dinleyerek satanik ayinlere katılmaktadır . bir gün şans eseri satanik ayinlerden birinn ortasına düşer ve çeşitli din düşmanı dış mihraklarla savaşarak günün sonunda hak yolunu bulur oynamanızı öneririm
Bir zamanlar adını bilmediğimiz bir tepenin üzerindeki küçük bir evde Isaac ve annesi yaşardı. Isaac, oyuncaklarını çok seven ve onları bağrına basan çiçeği burnunda bir delikanlıydı. Annesi ise dinini yaşamaya özen gösteren ve sık sık dini yayınlar izleyen bir ev hanımıydı. Hayat bu ikili için çok güzeldi ve ikisi de oldukça mutluydu. Ta ki Isaac'in annesi yukarıdan bir ses duyana kadar. Oğlun lanetlenmiş be kadın, onu kurtarman için söylediklerimi yapmalısın diyen ses, Isaac'le kafayı bozmuş, annesiyse Tanrı'yla konuştuğunu sanarak söylenenleri eksiksiz bir biçimde yerine getirmeye karar vermişti. Isaac için kötü günler başlamıştı, öncesinde sevdiği oyuncaklarını ve çok sevdiği kırmızı kalpli donunu kaybetmişti. Ardından bir odaya hapsedilmişti. Bununla yetinmeyen gözü dönmüş anası, söylenenler doğrultusunda Isaac'i kurban etmeğe karar verir. Üzerine hunharca gelen patates çuvalını gören Isaac, odada dört dönmeye başlar ve bir kaçış yolu bulmaya çalışır. Gözüne, üzeri kilimle örtülü bodruma açılan bir kapı ilişir. Seçme şansı olmayan Isaac, aşağıdaki tehlikelerden bihaber bir şekilde kapıdan aşağı atlar. Böylece ikili arasında bir kovalamaca başlar.
The Binding of Isaac: Rebirth, rogue-like dediğimiz türe giren yani her öldüğümüzde karakterimizin sıfırlandığı ve en baştan almamız gereken bir oyun olarak karşımıza çıkıyor. Böyle söylediğime bakmayın, baştan alsanız dahi yüzlerce içeriği ve farklı bölüm sonu canavarları dediğimiz 'boss'larıyla oyun sizi kendisine bağlamayı başarıyor. Evinizden ve sapıtmış ananızdan kurtulmak için bodrumdaki zindandan başka bir zindana kaçacak, oradaki ucubelerle kapışma fırsatı bulacaksınız. Her oynadığınızda farklı itemler keşfedecek, bu itemlerle kombinasyon yaparak düşmanlarınızın karşısına daha sağlam bir şekilde çıkacaksınız. Öldüğünüzde asla pes etmeyecek, yeniden başlamak isteyeceksiniz. Oyuna başladığınızda hiçbir zaman, önceki oyununuzda olan odaları görmeyecek ve aynı kombinasyonu yapacak itemleri bulamayacaksınız. Bu bağlamda oyun, kendisini asla ve asla tekrar etmiyor ve yüzlerce saatinizi harcamanıza vesile oluyor.
Aslında The Binding of Isaac: Rebirth, ilk oyun olan The Binding of Isaac ve Wrath of the Lamb adlı oyunların bir remake'i olarak piyasaya sunuldu. İlk başlarda, ilk oyunu oynayan birisi olarak ne kadar değişebilir ki diye düşündüm. Oyunu alıp deneme fırsatım olduğunda elimden bırakamaz hale geldim ve hala da oynamaya devam ediyorum. Çıkarılan ilk oyun ve ek paketi de dahil olmak üzere Rebirth'ün çok daha geniş bir yelpaze sunduğunu söyleyebilirim. 150'den fazla yeni eşya, yeni düşman çeşitleri, dört yeni oynanabilir karakter, yeni zorluk modu ve başarılması gereken daha fazla başarım mevcut bu oyunda. Bu kadar çok çeşitlilik olunca oyuna bağlanmak ve saatlerinizi harcamak ister istemez kaçınılmaz oluyor.
İlk oyunla karşılaştırılması gereken bir diğer nokta da oyundaki görseller. Oyun ilk oyun gibi değil, pikselleştirilmiş bir halde beğenimize sunulmuş. Görsel açıdan flash tabanlı ilk oyunu, farklı bir motora uyarlayan Rebirth yapımcıları bizlere çok daha karanlık bir atmosfer sunmak istemişler ve bunu başarmışlar da. İlk oyunu oynayan ve beğenen biriyseniz görseller ilk etapta hoşunuza gitmeyebilir ancak daha sonra bırakın gözünüze batmasını hoşunuza bile gidebilir. Fps oldukça stabil, 60'ın altına düşmüyor. Bu bağlamda ilk oyuna nazaran görsel açıdan daha akıcı bir hale geldiğini söyleyebilmek mümkün. Oyundaki müzikler ve ses efektleri de ilk oyuna göre değiştirilmiş ve yenilenmiş bir şekilde karşımıza çıkıyor. Müzikler öyle pek aham şaham bir yapıya sahip olmasalar da, hiç de fena değiller.
The Binding of Isaac Rebirth, bir oyunda grafiğe değil de oyun içerisindeki çeşitliliğe önem veren oyuncular için kesinlikle denemeleri gereken bir yapım olmuş. İlk oyunu beğenmiş ve bu oyunu almakta kararsız kalmışsanız bir şans vermenizi düşünüyorum. Kesinlikle pişman olmayacaksınız çünkü bu yapım vereceğiniz parayı kuruşu kuruşuna hak eden yılın bağımsız oyunlarından biri. <9/10>
İNDİRMEYİN(!)
Çocuk bezleri zamlanmış diye Isaac'e bez almıyorlar, çocukcağız ortalığa sıçmış.
Annesi üşenip çöpe atmıyor diye gözyaşlarınızla b*kları temizliyorsunuz.
Göz pınarlarım kurudu amk
